18 Mart 2010 Perşembe

Have to tell something .


Zamandan hızlı bi film bu , iyi adam değilim , kötü kadın değilim , çocuğum daha sanırım yada çok erkenim zamanlaması başarısız tüm beyinlere , hüzün , hazan , acı , trajik bi soğuk , dilimi bilmeyen milyar insanın içinde büyük bi soykırımdan arda kalmış tek kişiyim sanki , herkesin basit bi itiraf'ı oynadığı bu sahnede herkesin inkarıyım , ihanet eden ablalar , sadık kalan amcalar , manipüle edilmiş matıklar , düdük bende , bu trafiğin polisiyim , istediğimi geçirdiğim o kritik çizgilerden , istediğimi durdurduğum ellerim sanki tanrısal bi hakimiyet tribinde , yaşıyorum oyunculuğu , tüm repliklerim doğaçlama , hangi kameradayım bilmiyorum , bana kim nerden nasıl bakıyo bilmiyorum , umrumda değil , 5 saniye sonrasını hissedebiliyorum , hissetmeliyim çünkü zamandan hızlı bi film bu , filmin adı zaten ortada , öyleyse çöp tenekeleri buruşturulup atılmış senaryo kağıtları için varlar , figüranlar geriden geliyor yine çünkü onlar figüranlar , onlara öğretilmiş oyunculuk yıkanmış paklanmış beyinleri , söyleneni oynarlar , söylenmeyeni zaten bilemezler , dublörün erkeği fahişe , erkek olmayanı kadın , kadın sahte , kadın sahi , kadın kalpsiz bazen , bazen çok ince bi çizginin tam önünde , bir adım ilerisi ölüm ancak bir adım ilerisi hayatı kadının bazen , erkeği fahişe ... filmin adı ortada , ben adından çıktım yola , sonra farklı yollar çıktı karşıma , biri sağa diğeri sola , başka bi yol en başa dönüyordu , diğer bi yol en sona gidiyordu , ben oturdum düşündüm , bi ağırlık merkezi buldum kendime , bazı geçenleri orda ağırladım , beğenmediler kimisi sağa döndü devam etti , kimisi en başa , kimisi en sona baktı , almadı gözü , bi müddet daha benle kaldı sonra döndü oda en başa ...

Filmin tam ortasındayım ve bir yolcu bekliyorum sanırım , uzak gözlüğünü almasın yanına mühim değil , içimde yarım kalan , belkide hiç başlamamış garip bi duygu var , filmin tam ortasında , o duygunun hemen yanıbaşındayım...